23 Ocak 2009 Cuma
Son Bir Yazı O Yaşlı Sayfalardan...
Sabahın ilk ışıklarıyla terk edilmiş, kirletilmiş; benliğinde kendini kaybedip sızmış bir sarhoş, mesai saatinin bittiğini gösteren şafak ışıklarıyla toparlanıp evine dönmekte olan bir orospu ve şu ilk merdivenin yanındaki, en üstteki ağacın dibine sinmiş evsiz, yalnız, çaresiz bir sokak çocuğunu barındıran Moda Sahiliyim ben bugün.
Dalgalar vururken kayalıklarına gözbebeklerimin, çukurları doluyor usul usul tuzlu suyla. Dalga çekilince boşalıyor oluklar; içime bir deniz doluyor her dakikanın yarısında ve içimden bir deniz boşaltıyorum o dakikanın bir ömür süren ardında.
Sarhoş, tek gözü açık, kusuyor içindeki her şeyi çiy birikmiş toprak kokulu yemyeşil çimenler üstüne… Sarhoşu kimse tanımıyor; çünkü artık kimseye tanıtmıyor kendini, anlatmıyor, korkuyor. Saklanıyor bir zamanlar saklanmadığı hayatından, Moda ona yeter. Moda ona dost. Bu sahil ona ölüm…
Yalnızca göz ucuyla dönüp bakıyor orospu, sokak çocuğuna. Tertemiz bir yürek neden bu kadar kirli bir kadere sahip olur ki diye düşünüyor. İç çekiyor. Bir zamanlar o da temizdi; sonra girdi içine ve gitti hepsi; geriye acıları kaldı üstündeki bedenlerin ve o bedenlerin izleri, en dip köşelerine nüfuz eden kalbinin. Moda para ona. Moda acı ona. Bu sahil ölüm ona…
Çocuk rüyasında bir ev görüyor. Sıcacık, mutlu bir yuvayı; sevgilisini onu sarıp sarmalayan, paylaşan derdini, anlatan kendini… Öylesine mutlu, öylesine canlılar ki. Açmak istemiyor gözlerini bu donuk dünyaya; rüyalar daha iyi, rüyalar daha güzel. Ona Moda sığınak. Ona Moda soğuk. Ona bu sahil ölüm…
Ben bugün barınağıyım hiçliğe karışmış yenik ruhların. Kapımı günün ilerleyen saatlerinde açıyorum insanlara. Oysa onlar bilmiyor ki üzerinde yürüdükleri, koştukları, içtikleri o cıvıl cıvıl, şen şakrak, kalabalık Moda değilim ben. Ben insanların üstüne işedikleri, kustukları; üstünde küfrettikleri, körpe ya da kart, bedenlerini sattıkları ıssız, karanlık, yitik bir yerim.
Ben o sarhoşum, ben o sokak çocuğuyum, ben o fahişeyim.
Eskidense o sokak çocuğunun kurduğu sıcak düşler gibiydim. O sarhoşun kendini anlattığınca hayatı sevdiği yerdim ben. Ben eskiden umuttum, gün batışının güzelliğiydim, özeldim, tektim.
Ve ben eskiden seninleydim, sanki sendim…
Şimdi anmıyorsun bile beni sevgili üstünden geçtiğin yollarda; sen bir zamanlar yalnızca benim kıyımdan yürürdün oysa...
Kasım ’08,
Moda.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
ben her şeydim bir zamanlar ve de hiçbir şeydim...peki ya şimdi...
çok ama çok güzeldi içini denize denizi içine bırakan adam çok ama çok güzeldi...
//beenmaya'm; ayrılmadan 2 hafta önce böyle hissediyordum işte. sanırım her ayrılığın bir de " ben geliyorum" dediği bir zaman aralığı var.
teşekkür ederim...
kalbim atıyor. bu yazı kalp attıran cinstenmiş..
"sen bir zamanlar yalnızca benim kıyımdan yürürdün oysa..."
:'( haber vermeden geldigini sanarken, aslında bagirdigini gormek de cok aci ayriligin..
//thesaurus: Hem sen hem de kalbin iyi ki varsınız :)
//LoLLa: Engellemeye çalışıp her şeyi daha kötü hale getirme safhası da var bu işin. Yavuz Çetin şarkılarıyla avutuyorum bazen kendimi, "Bir gün gelir, herkes kendi yoluna gider. Her şey nasıl başladıysa öyle biter..." diye..
Soluksuz kaldım..
//Brajeshwari: Sen ki her daim beni yorumlarınla soluksuz bırakıyorsun; ben bir yazımla seni soluksuz bırakabildiysem ne mutlu bana..
Çok hoş,ince ve mana yüklü anlatımın için.
//sufi: teşekkür ederim..
Yorum Gönder