Ben kendimi sevmedikten sonra, insanlar beni neden sevsin?
Yolcu yolunda gerek diyorum son günlerde; yeni yollar bulmam gerek, o yolların bana çıkması gerek; yolun sonunda, olduğumu sandığım şeyi değil, olduğum şeyi görmem gerek; ne istediğimi anlamam gerek.
Hep çabuk sevdim insanları, hep çabuk güvendim. Her güvendiğim erkeğin kollarına fırlattım kendimi; sevsin diye, ilgilensin diye, önemsesin diye, sarsın diye.
Neden sevilmeyi bu kadar çok istiyorum? Neden sevilmemekten bu kadar çok korkuyorum? Neden sırf sevilmek için çaba gösteriyorum; sevginin karşılıksız, öylece, kendiliğinden gelmesi gerekirken?
Osho “Açık bir kitap olun,” diyor, “tohum kalıp korunmaktansa, çiçek olup zarar görmek daha güzel. Acıların hepsi birer ders, o yüzden acıları kucaklayın; tohum kalmayı seçip aşık olamayan milyonlarca insan var bu dünyada; aşkı tadın, tatmak için risk alın!” diyor. “Ama tanımakla aşkı birbirine karıştırmayın,” diye ekliyor, “gördüğünüz şey insanların dış çeperi olduğunda, hissettiklerinizi aşk olarak tanımlamak sizin aşkı tanımadığınızı gösterir; önce kendinizi sevin, önce kendinizi aşka hazırlayın, korkularınızdan arının; çeperi keşfetmeye değil, merkeze varmaya odaklanın; sonra sizi kucaklar zaten aşk…” diyor.
Elif Şafak da Araf’ta "Belki aşk sevgiliyi kazanmayı değil, kendini onda kaybetmeyi gerektirir. Kendini kaybettiğinde ve ego kuleni yıktığında karşılığında sevilmişsin sevilmemişsin ne fark eder?" yazmıştı.
Ego kulelerim var benim, kocaman kocaman kuleler. Açık bir kitap olma kısmında başarılıyım, ama sevilmemekten, beğenilmemekten, etiketlenmekten, çok sevmekten, çok vermekten, çok istemekten, kırılmaktan, kaybetmekten… korkuyorum. O kadar çok şeyden korkuyorum ki, mutlu olmam gereken anlarda yeterince mutlu olamadığım gibi, mutsuzluklarda dibe vuruyorum.
Yolcu yolunda gerek demiştim. Bu blogu açtığımda “Çocuğu unutmaya hazır değilim…” diyordum, İtalyan beni aldattığında “Bu kadar acıya hazır değilim…” diyordum. Aslında ben sevmeye hazır değilmişim; ne kendimi, ne başkasını; fark ediyorum. Kendimi keşfetmekte ilerleme kaydetmedikçe ilişki yok artık; özsaygımı kazanmadıkça, özbeğeniye sahip olmadıkça. Yoksa Feanor hep bacağa sürtünen köpek yavrusu, hep terk edilen mutsuz çocuk, hep dibe vuran emo, hep korkan ve plan yapan mükemmeliyetçi.
Sevmeye çalışıyorum… herkesi, her şeyi; en çok da kendimi.
Hadi bakalım.
- - -
Görsel: deviantart; Crossroads by Ciril
Şarkı: grooveshark; Agnes Obel - Riverside (kendisi hayatımın şarkılarından biri oldu)