21 Mayıs 2011 Cumartesi

Yollar.




Ben kendimi sevmedikten sonra, insanlar beni neden sevsin?

Yolcu yolunda gerek diyorum son günlerde; yeni yollar bulmam gerek, o yolların bana çıkması gerek; yolun sonunda, olduğumu sandığım şeyi değil, olduğum şeyi görmem gerek; ne istediğimi anlamam gerek.

Hep çabuk sevdim insanları, hep çabuk güvendim. Her güvendiğim erkeğin kollarına fırlattım kendimi; sevsin diye, ilgilensin diye, önemsesin diye, sarsın diye.

Neden sevilmeyi bu kadar çok istiyorum? Neden sevilmemekten bu kadar çok korkuyorum? Neden sırf sevilmek için çaba gösteriyorum; sevginin karşılıksız, öylece, kendiliğinden gelmesi gerekirken?

Osho “Açık bir kitap olun,” diyor, “tohum kalıp korunmaktansa, çiçek olup zarar görmek daha güzel. Acıların hepsi birer ders, o yüzden acıları kucaklayın; tohum kalmayı seçip aşık olamayan milyonlarca insan var bu dünyada; aşkı tadın, tatmak için risk alın!” diyor. “Ama tanımakla aşkı birbirine karıştırmayın,” diye ekliyor, “gördüğünüz şey insanların dış çeperi olduğunda, hissettiklerinizi aşk olarak tanımlamak sizin aşkı tanımadığınızı gösterir; önce kendinizi sevin, önce kendinizi aşka hazırlayın, korkularınızdan arının; çeperi keşfetmeye değil, merkeze varmaya odaklanın; sonra sizi kucaklar zaten aşk…” diyor.

Elif Şafak da Araf’ta ‎"Belki aşk sevgiliyi kazanmayı değil, kendini onda kaybetmeyi gerektirir. Kendini kaybettiğinde ve ego kuleni yıktığında karşılığında sevilmişsin sevilmemişsin ne fark eder?" yazmıştı.

Ego kulelerim var benim, kocaman kocaman kuleler. Açık bir kitap olma kısmında başarılıyım, ama sevilmemekten, beğenilmemekten, etiketlenmekten, çok sevmekten, çok vermekten, çok istemekten, kırılmaktan, kaybetmekten… korkuyorum. O kadar çok şeyden korkuyorum ki, mutlu olmam gereken anlarda yeterince mutlu olamadığım gibi, mutsuzluklarda dibe vuruyorum.

Yolcu yolunda gerek demiştim. Bu blogu açtığımda “Çocuğu unutmaya hazır değilim…” diyordum, İtalyan beni aldattığında “Bu kadar acıya hazır değilim…” diyordum. Aslında ben sevmeye hazır değilmişim; ne kendimi, ne başkasını; fark ediyorum. Kendimi keşfetmekte ilerleme kaydetmedikçe ilişki yok artık; özsaygımı kazanmadıkça, özbeğeniye sahip olmadıkça. Yoksa Feanor hep bacağa sürtünen köpek yavrusu, hep terk edilen mutsuz çocuk, hep dibe vuran emo, hep korkan ve plan yapan mükemmeliyetçi.

Sevmeye çalışıyorum… herkesi, her şeyi; en çok da kendimi.

Hadi bakalım.

- - -

Görsel: deviantart; Crossroads by Ciril
Şarkı: grooveshark; Agnes Obel - Riverside (kendisi hayatımın şarkılarından biri oldu)

16 yorum:

Unknown dedi ki...

İnsanlar seni sevince sen de kendini seversin ama bu böyle olmasa da kendini sevmek senin elinde... Ki bu böyle olamaz, sadece sen sevmeyenleri gören bir kör olursan olur...
Hadi bakalım. Bak biz de seni seviyoruz. Gıdından öpemiyoruz ama olsun... :)

feanor dedi ki...

/* Gürhan: Hehe, arkadaşlık bakımından problem yok ya, seviyorum seviliyorum, sarılalım sıkı sıkı diyorum. İş aşka gelince sıçıyorum ama. O da yavaş yavaş (ders alına alına) öğrenilecek elbet. */

Brajeshwari dedi ki...

sadece hatirla kendini cook sevdigini.... :)

cok ozledim...

feanor dedi ki...

/* Brajeshwari: Kendimi sevmeyi "öğrenmeliyim" belki de :) Bu yazıyı yazarken aklımda hep sen vardın. Ben de çok özledim <3 */

Günlüğü Tutan Delikanlı dedi ki...

gel sevişelim.

feanor dedi ki...

/* Günlüğü Tutan Delikanlı: LOL!
Daniele'den beri başka biriyle sevişmek aklımın ucundan bile geçmiyor. 2 hafta önce sarhoşken biri öpmek istediğinde tamam dedim, sonra anında midem bulandı, sonra 1 hafta depresyonda kaldım; sevişirsem ne olur tahmin bile edemiyorum. Ayrıca benim için çok küçüksün :D Bi de şaka yaptığını biliyorum, merak etme :) /*

Günlüğü Tutan Delikanlı dedi ki...

dicek bişey bulamadım daha çok ondan :D

feanor dedi ki...

Filiz sevişelimmi? (mi bitişik)

ezgi dedi ki...

sevilmeyi bunca önemsemek benim de canımı sıkmıştır hep...
"muhtaç" hissederim kendimi, bu da dokunur bana...

feanor dedi ki...

/* ezgi: Öğrenmemiz gerek bir şeyleri, yoksa mutluluk mümkün olmayacak sanırım :/ */

özlemköse dedi ki...

seni okumak çok keyifli hep :):) Ben de Adele'in tüm şarkılarının linkini kopyalayıp koymak isterdim senin için :) Bu son yazın için codependency adlı kavramla ilgili okuyabilme şansın olursa (Türkçede bağlaşıklık diyoruz ama çok fazla Türkçe makale yok malesef) sevmek, sevilmeye olan ihtiyaç konusunda pek çok soruna cevap verebileceksin diye düşünüyorum. Sevgiler

feanor dedi ki...

/* özlemköse: Teşekkür ederim :) Mütemadiyen Rolling in the deep'i dinleyip "revenge!!" diyorum, sonra Someone Like You dinleyip hüzünleniyorum zaten. :) Final dönemim bittiğinde google'a codependency yazıcam, söz. Bloguna da detaylı olarak o zaman göz atabilirim :) Sevgiler <3 */

feanor dedi ki...

/* özlemköse: Şarkı sevimli ama benim için biraz fazla pop. 3 kişi ekle süpersonik bir boyband şarkısı :) Sözleri güzelmiş ama :) Benden de sana bir tane gelsin o zaman, İtalyan'ın adı Daniele olduğundan kelli, Bat for Lashes'tan geliyor efennim, Daniel...
http://www.youtube.com/watch?v=00ZHah-c0hQ
*/

özlemköse dedi ki...

"Another winter day has come
And gone away
In even Paris and Rome
And I wanna go home
Let me go home" diyor ya Michael, kalbimden vuruyor beni :) Ben de sana çok teşekkür ederim :) Sevgiler

Günlük Ayracı dedi ki...

iyi ama, elif şafak kendini veya bizi mevlana falan mı sanıyo? önemli olan kulelerin yıkılması mı yoksa dizlerinin bağı çözüldüğünde omuzlarından sımsıkı yakalayıp seni ayağa kaldıran birinin olması mı?

ben de, çok korkuyorum.

feanor dedi ki...

/* Günlük Ayracı: Bi s.kim önemli değil bence... Aşk bu mu, aşk acı mı, acıtır mı incitir mi amk. */