Kendine yol soran Japon kızı, ıssız bir sokağa götürüp tecavüz eden şerefsizler var İstanbul'da mesela.
"Türk erkeklerinin gözlerinin içine bakmayın yolda; sizi 'sevişecek kadın' olarak görüp, taciz etmeye başlıyorlar... korkunçtu!" yazmış ispanyol kadının biri, bir internet sitesinde.
Şimdi arkadaşım orada; ve tek başına taksiye binmeye korkuyor okuduklarından dolayı. Taksi yani; hani güvenli olsun diye bindiğin şey bir yerde.
Benim ülkemde Vakit gazetesi "gay tayfa!!" haberi yapıyor. Gencecik çocukların şekillenmekte olan yönelimlerini paramparça ediyor, hayatlarını karartıyor. Daha dün el kadar kızı taciz eden Üzmez gibi bir şerefsizi unutuyorlar bunu yaparken. Onlar için 12-13 yaşındaki kızların üstüne çıkmak, imam da izin verdiyse; sübyancılık değil, kutsal. Ama erkekler sevişemez. Eğer sevişirlerse, haber olur. Haber olursa, altına yorum yazarlar, "Hepsi şeytanın soyundan geliyor bunların!" diye. Hepimizi şeytan dürtüyor çünkü. Çünkü onlar için eşcinseller "küçük çocuklarını kaçırmaları gereken" iblisler.
Avrupa ülkelerinde belki de en son "eşcinsellik hastalıktır" diyen bakan; bizim Kadın ve Aileden SoruNlu bakanımız. Başka ülkelerde bunu diyebilen, dedikleri ortaya çıkan bakanlar istifa ettirilirken; bizim ülkemizde sayısı 20yi aşan dernek bu bakana destek veriyor. Bu bakan görevini hala sürdürüyor. Bu bakana kimse hiçbir şey yapmıyor. İnsanlar susuyor, bakan susuyor. Toplumca "Tıp!" oynuyoruz.
Benim ülkemde babası oğlunu "onuru" için öldürüyor. Eğer tanrı varsa, belasını versin o zaman böyle babanın. Dünya basınını karıştırırken Ahmet Yıldız davası; "ahmet yildiz is my family" gibi bir kampanya varken mesela; benim ülke gaylerim umursamıyor davayı; umursayan üç beş organizasyonu da mahkeme içeri almıyor zaten. Babasını bulmuyorlar, aramıyorlar bile belki de. Ve benim yiğit ve mert vatandaşlarım; "Adama da hak vermek lazım" diyorlar. G...ünüze girsin o adam hepinizin.
Çok kızgınım ve çok üzgünüm. Dönmek istemiyorum bu lanet ülkeye. Bir yolunu bulup gitmek istiyorum. Ne kadar az kalırsam, o kadar iyi...