Bu yazıyı çok mutlu yazmam lazım aslında,
hayat sevince güzel lalalala diyerek, ya da ne bileyim, bir
kırlarda koşuyorum, çiçekler kelebekler modunda olmalıymışım gibi geliyor...
Ama düşünüyorum da, aslında hepimiz ilişkilere dair aynı şeyden korkuyoruz: “Hadi bu da öncekiler gibi olursa?”
Annem ben küçükken “Karadereliler gibisin!” derdi bana. Efsaneye göre hamile bir kadın varmış, her gün bir derenin başına gider göz yaşı dökermiş. Kadını görüp neyi olduğunu soranlara kadın hep aynı cevabı verirmiş: “Ben şimdi hamileyim, hadi çocuğum doğduktan sonra, yürüyebildiğinde, bu derenin yanına gelirse, burada oynarken ayağı takılıp dereye düşerse, akıntıya kapılırsa, etrafta kimse olmazsa, boğularak ölürse? Ben o zaman nasıl yaşarım?”
Bazen annemin haklı olduğunu düşünüyorum. O kadar çok kuruyorum ki kafamda her şeyi. Her ilişkiye “Bu sefer oyunu kuralına göre oynayacağım” diyerek başlıyorum. Ama sonra yine içli içli bakan ben, bir dokunma çabası, bir “şuna da yardım ederim, şunu da yapalım, şöyle de olsun” hali.
E hani cool olacaktın Onur, mesela hani onun 3 mesajına 1 cevap verecektin, o sana dokunana kadar sen ona dokunmayacaktın, zayıf hiçbir yanını göstermeyecektin?
Küçük hesaplar diyerek gülüp geçtiğim tüm bu şeyler, ilişkiyi ilişki yapan şeyler galiba. “Başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin!” şeklinde giden Şıkıdım; Sezen Aksu’nun kafası iyiyken yazdığı, Tarkan’ınsa bence inanmadan seslendirdiği bir şarkı aslında...
Yapamıyorum ben. Olmuyor yani. Cool adam değilim bildiğin; mahallenin sevimli delikanlısıyım, sosyalim güldürüyorum; iyi, güzel, insanlar seviyor da; “oha lan çocuk inanılmaz karizmatik” olmuyor işte. Bence alnımda ŞİRİN yazıyor benim. Kurgucu Şirin. Karadereli Şirin.
Sonra kafamda kurmaya başlıyorum. Hadi benden sıkılırsa? Hadi çok üstüne gidiyorsam? Hadi bırakıp giderse? Hadi aldatırsa? Hadi şöyle olursa hadi böyle olursa? Niye bunu dedi ki? Niye şunu demiyor? Niye uzaklara baktı? Neden sustuk? Yanlış bir soru mu sordum??
İşin kötüsü yapışkan sevgili olmamak adına bu düşüncelerin hepsini içimde öyle güzel tutuyorum ki, karşımdaki benim aklımı kurcalayan hiçbir şeyden haberdar olmuyorsa da, ben mütemadiyen kendi kendimi yemiş oluyorum. Kendimi kemiriyorum. LSD etkisinde evsiz Popo’yu yiyen o adam gibi; hırlayarak, ve başka hiçbir şeyi skime takmadan ısırıyorum kendimi. The Walking Dead: From Karadere.
Velhasılkelam, benim bir ilişkim var. Güvenmek için zamana ihtiyaç duyduğum bir ilişki. Güvenene kadar her şey bitebilir, her şey boka sarabilir, ben yine acı çekebilirim, yine kör kuyulara düşebilirim.
Ne zaman güvenirim peki? “Rabbisi bilir.”
Cicim ayları böyle olmuyordu di mi lan?
Öperler.
---
Görsel: deviantart; Hungarian skies pt.CXXIX.by realityDream
Şarkı: grooveshark; Angus Stone - Broken Brights (offical klip icin TIK)