26 Eylül 2011 Pazartesi

İstanbul'u Dinliyorum, Metrobüsün Kliması Kapalı...



Yalnızlık güzel şey aslında... Güzel şey yalnızlık. Çünkü bekarlık sultanlık falan hani. Ne bileyim yalnız kalınca pişiyorsun falan ya, hatta kendini daha büyük mutluluklara hazırlıyorsun, kendi özünden göklere yelken açıyorsun, kendini kendinde buluyorsun; şarkılar çok daha gü... mna koim, sik gibi bir şey yalnızlık.

Eski şapşal hallerimi özlüyorum bazen, önüme gelenden hoşlanabilmeyi; bir çift güzel söze tav olabilmeyi, 2. günde “Ben aşık oldum Ayşe/Fatma/Hayriye, haydi çiftetelliye!!” demeyi... Şimdilerde sanki bulunmaz hint kumaşıyım da; armudun sapına, üzümün çöpüne, Adonis kaslı ateşli delikanlının mini-çüküne takıyorum. Sonuncusunu salladım, ama sallamamış da olabilirdim, bunu benden beklerdin itiraf et; şimdi yasla başını degajeme doğru... bebeğim.

“İş hayatı insana kilo aldırıyor” gibi bir cümleyle söze devam ettiğim takdirde ebeme çok güzel iğnelemelerde bulunacağınızı biliyorum; zira farkındayım, lafı döndürüp dolaştırıp kiloya getiriyorum, adeta bir kısır döngüye sokuyorum, kısır demişken geçen Cumartesi jübile niyetine kısır yedim çok güzeldi. Kıssadan hisse fuckyeahyinerejimdeyimcanlar.

Tanıştığım herkesin bana “AYYYY pazarlamaya geçmelisin seennnn!!!” demesi kanıma dokunuyor. Ben o kadar sene boşuna yırttım zaten arka taraflarımı bilgisayar mühendisliği okuyarak. Ben iyiyim iyi. Kısmetse bi gün pazarlama da olur, E5te olmadığı sürece her şey makul.

Bu post vesilesiyle, GTA oynuyormuşçasına otobüs kullanan asabi servis şoförümüzün bacağına işemek istediğimi hepinize bildiririm.

Gömüşürüz.

- - -

Görsel: Yeminle hatırlamıyorum; bir ara bilgisayara kaydetmişim. PARDON.
Şarkı: grooveshark; Johan - Oceans (readerda şarkılar görünmüyor, youtube klibi burada!!!)